Abdulkadir Uraloğlu, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği 29. Taraflar Konferansı (COP29) kapsamındaki “Sürdürülebilir ve Dijital Orta Koridor ve Ötesi” başlıklı Bakanlar Yuvarlak Masa Toplantısı’na katıldı.
COP29 Başkanlığı, Azerbaycan Dijital Kalkınma ve Ulaştırma Bakanlığı, BM Avrupa Ekonomik Komisyonu (UNECE) ve BM Asya ve Pasifik Ekonomik ve Sosyal Komisyonu’nun (UNESCAP) ortaklaşa düzenlediği toplantıda konuşan Uraloğlu, COP29 gibi küresel ölçekli böyle büyük bir etkinliği başarıyla düzenleyen Azerbaycan’ı kutladı.
Uraloğlu, ulaştırmanın insanların günlük yaşamlarını kolaylaştıran ve ekonomik faaliyetleri destekleyen hayati bir sektör olduğunu belirterek, son yıllardaki teknolojik gelişmelerle birlikte seyahat sürelerinin kısaldığını, erişilebilirliğin, bunun neticesinde ulaşım faaliyetlerinin özellikle de yük taşımacılığının karbon ayak izinin de hızlıca artığını söyledi.
Jeopolitik gerilimler ile bölgesel çatışmaların ise taşımacılık sürelerinin uzamasına yol açtığını ve dolayısıyla da emisyon artımının zirveye çıktığını ifade eden Uraloğlu, karbon ayak izinin azaltılmasının sürdürülebilir ulaştırma politikalarından geçtiğini kaydetti.
Uraloğlu, Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onaylayarak ve 2053 sıfır emisyon hedefini taahhüt ederek hem küresel iklim değişikliği sorunuyla mücadelede yerini aldığını hem de bu amaca yönelik politikaların uygulamaya aktarılmasına hız kazandırdığını ifade etti.
Yatırım planlamalarında, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin yanı sıra Paris İklim Değişikliği Anlaşması ve AB Yeşil Mutabakatının hedeflerini de kendilerine rehber addettiklerini söyleyen Uraloğlu, şunları kaydetti:
“2053 Ulaştırma ve Lojistik Ana Planımızla etkin bir ulaşım sistemini ülkemize kazandırmak için çalışıyoruz. Bütünleşik olarak tasarladığımız ulaşım ekosistemimizde, zorluklara karşı dayanıklılık ve yeşil ulaştırma esasında tüm modları birbirleriyle entegre hale getiriyoruz. Bir yandan Yüksek Hızlı Tren ve Hızlı Tren ağının genişletilmesine yönelik projeler yürütürken diğer yandan mevcut hatların elektrifikasyonu ve sinyalizasyonu ile demir yolunun yolcu ve yük taşımacılığındaki payının artırılmasını hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşırken, milli elektrikli trenimizi de ürettik ve raylarla buluşturduk. Milli trenimizin seri üretimi devam ederken, 2053 yılına kadar demir yolu taşımacılığının toplam enerji ihtiyacının yüzde en az 35’ini yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamayı planlıyoruz.”
Uraloğlu, Yeşil Dijital Eylem Sonuç Bildirgesini kabul ettiklerini hatırlatarak, “Bu bildirge, Bilgi ve İletişim Teknolojileri sektöründe iklim dostu dijitalleşmeyi ve emisyon azaltımını hızlandırmayı ve yeşil dijital teknolojilere erişimi artırmayı amaçlamaktadır. Dijitalleşmeyi bir taraftan emisyonların takibi için kullanırken diğer taraftan da taşımacılıktaki adımları mümkün olduğunca dijital platforma taşımalıyız. Bu alanda pek çok çalışmamız mevcut olup son olarak uluslararası kara yolu taşımacılığında sınır geçişlerini hızlandırmak için ülkemiz tarafından Elektronik Geçiş Belgesi (e-permit) Projesi çalışmalarına başlanılmıştır.” şeklinde konuştu.
“Denizcilik Sektöründen Kaynaklanan Sera Gazı Salınımlarının Azaltılması ve Yeşil Denizciliğin Desteklenmesi” projesini başlattıklarını bildiren Uraloğlu, bu projeyle düşük emisyonlu, alternatif yakıtlarla çalışacak yeni gemilerin inşası ve liman tesislerinde yenilenebilir enerji sistemleri ve sürdürülebilir yakıt istasyonlarının kurulması gibi konularda destek sağlayacaklarını belirtti.
Uraloğlu, çalışmalarda özel sektörün de yer almasını önemsediklerini vurgulayarak “Türkiye olarak yük taşımacılığı politikalarımızı sadece bölgesel değil aynı zamanda küresel bir bakış açısıyla şekillendiriyoruz. Asya ile Avrupa kıtalarını demir yolu ve kara yolu boğaz tüp geçişleri ile deniz altından ve boğaz köprülerimiz ile deniz üstünden bağlayarak kıtalar arası kesintisiz bir ulaştırma altyapısı oluşturuyoruz. MARMARAY’a ilave olarak Yavuz Sultan Selim Köprüsü üzerinde hayata geçireceğimiz demir yolu projesiyle uluslararası yük taşımacılığına çevreci bir bakış açısıyla önemli katkı sağlayacağız.” dedi.
Türkiye’nin, birbirini tamamlayıcı ve destekleyici nitelikte olan, Doğu-Batı aksında Orta Koridor ve Kuzey-Güney aksında da Basra Körfezi’ni Türkiye üzerinden Avrupa’ya ve Orta Asya’ya bağlayacak Kalkınma Yolu projelerinin merkezinde yer aldığını belirten Uraloğlu, şunları söyledi:
“Dolayısıyla Türkiye, kıtalararası ulaştırma koridorlarının sağlıklı bir şekilde işlemesinde kilit taşı görevi görüyor. Bu bilinçle yatırımlarımızı planlıyor ve işbirliklerimizi geliştiriyoruz. Koridorların birbiriyle olan bağlantılarını sağlarken, koridorlar üzerindeki güzergah seçeneklerini de artırıyoruz. Örneğin, Orta Koridor’un üzerinde yapılan taşımacılıkta Bakü-Tiflis-Kars güzergahının yanında Zengezur Yolu ile ayrı bir güzergah daha sunmak için Azerbaycan’la çok yakın çalışma yürütüyoruz. Türkiye olarak 2053 net sıfır emisyon hedefimiz doğrultusunda yük taşımacılığından kaynaklanan emisyonların azalmasına katkı sağlayan politikaları ve projeleri bundan sonra da büyük bir titizlikle yürüteceğiz.”
Uraloğlu, Türkiye pavilyonunu ziyaret etti
Bakan Uraloğlu, COP29’un Mavi Bölgesi’nde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanlığınca kurulan Türkiye pavilyonunu ziyaret etti.
Uraloğlu, COP29’un Yeşil Bölgesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayelerindeki Türkiye’nin iklim kriziyle mücadelede bayrak taşıyıcı projesi olan Sıfır Atık Vakfının standına da ziyarette bulundu.
Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Cahit Bağcı’nın da eşlik ettiği Uraloğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının kurduğu “Sıfır Atık” temalı Türkiye standını da gezdi.
GÜNDEM
15 gün önceGÜNDEM
17 gün önceGÜNDEM
20 gün önceYAŞAM
28 gün önceYAŞAM
28 gün önceYAŞAM
28 gün önceYAŞAM
20 Kasım 2024