Bayraktar, "18. IICEC Enerji ve İklim Forumu"nda enerji gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Karadeniz'de günlük üretimin bugün itibarıyla 8,8 milyon metreküpe çıktığını belirten Bayraktar, "Türkiye'de 3,8 milyon hanenin doğal gazını kendimiz karşılar hale geldik. Üretilen gaz miktarı nisan sonunda 9,5 milyon metreküpleri bulacak. Karadeniz Sakarya Gaz Sahası birinci fazı bitecek. Önümüzdeki yıl bu üretimi iki katına çıkarıyoruz. Türkiye yıllık 7,5 milyar metreküp doğal gaz üretecek. Cumhuriyet tarihi boyunca ürettiğimiz gazın neredeyse 50 katını üretmiş olacağız." ifadelerini kullandı.

Bayraktar, elektrik ve doğal gazda devlet desteğinin Kovid-19 salgını ile önemli bir noktaya geldiğini söyledi.

Ancak bugün sosyal adalet gereği Son Kaynak Tedarik Tarifesi ile 5 bin kilovat üzeri yıllık elektrik tüketimi olan abonelerin destek grubu dışına alındığını ifade eden Bayraktar, "Bu yaklaşık 1,2 milyon abone oluyor. Bu süreçte 40 milyonun üzerinde abone yani nüfusun yaklaşık yüzde 97'si hem doğal gazda hem elektrikte son fiyat düzenlemesi ile beraber halen destek yüzde 50'lerde. Bu çok yakın bir zamana kadar, tüm abonelerin elektrik giderlerinin yüzde 60'ı devlet tarafından karşılanıyordu. Sosyal adalet gereği bu durumun doğru olmadığını düşünüyoruz. Dolayısıyla biz bu süreci farklılaştırma amacındayız. Ekonomik anlamda desteğe ihtiyaç duyan grupların destekleneceği bir modele doğru çalışma yürütüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Enerji verimliliği vurgusu

Türkiye'nin enerji verimliliğindeki potansiyeline dikkati çeken Bayraktar, enerji verimliliğinin sadece enerjide değil binalar, ulaştırma, tarım ve sanayi gibi alanlarda önemli fırsatlar içeren çok taraflı bir konu olduğunu kaydetti.

Bayraktar, enerji verimliliğinin Türkiye'nin enerji politikasında önemli bir yeri olduğunun altını çizerek, "Enerji verimliliği Türkiye'nin enerji dönüşümünün aslında birinci değil sıfırıncı önceliği, en önemli aracı. Biz, enerji verimliliğini, yenilenebilir enerjiyi, petrol ve doğal gaz üretimimizi, nükleeri, kritik madenleri ve bütün bunları destekleyecek, enerji altyapısını güçlendirmek suretiyle kapsamlı bir enerji dönüşümü programıyla hareket ediyoruz. 2053 hedeflerine böyle yürüyoruz." diye konuştu.

Bu alanın da sektördeki herkesin katkısıyla geliştirilebileceğine dikkati çeken Bayraktar, "Ortaya koyduğumuz enerji yoğunluğunu düşürme başarımızı devam ettireceğimize inanıyorum. Sanayimizin ve bütün ekonomik aktörlerin çok ciddi bir motivasyonu olduğunu da görüyorum. Bu alandaki çabaların da artarak devam etmesi lazım. Doğru fiyatlandırma önemli bir adım. Bu birçok yere de etki ediyor." ifadelerini kullandı.

Enerjide akıllı dönüşüm esnek ve uyumlu olmalı

Bakan Bayraktar, küresel anlamda mevcut durumda enerji dönüşümünden bahsedilmesinin önemli olduğunu söyledi.

Dünyada son dönemde ticari ve finansman alanında değişiklikler yaşandığının altını çizen Bayraktar, "ABD Başkanı Donald Trump yönetimi döneminde iklim tartışmaları belki gündem maddesi olmamaya başladı. Geçmişte enerji dönüşümünün bir trend konusu olmaması gerektiğini söylemiştik. Enerji dönüşümü, akıllı enerji dönüşümü konuları hep gündemde olmalı. Fosil yakıtların hiç konuşulmadığı dönemden kömüre ilişkin talebin yeniden canlandırıldığı bir yer haline geldi dünya. Bu durumun oluşmasında ABD çok önemli bir faktör." değerlendirmesinde bulundu.

Bayraktar, akıllı dönüşümün mutlaka esnek, birbiriyle uyumlu politikalarla gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade etti.

Sürecin piyasaya duyarlı olması gerektiğini ve enerji dönüşümünün bu hassasiyette planlanması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, şöyle konuştu:

"Politikaların da sürdürülebilir, sürekli ve kararlı olması lazım. Şu anda yaşadığımız şey bunun tam tersi. İklim değişikliği ile mücadelede 2030'lara kadarki süreç çok kritik. 2050 karbon nötr bir dünya ekonomisi hedefleniyorsa bu yıllar çok kritik. 2015'te başlayan, 2016'da Paris Antlaşması ile o ivmelenen süreç yeniden fosil yakıtların konuşulduğu sürece bıraktı. En azından politik söylemde böyle. Bu bağlamda piyasaya nasıl bir sinyal verildiği çok önemli."

Bayraktar, iklim değişikliği ve enerji konusunda ana omurganın devam ettiğini anlattı.

Yenilenebilir enerji yatırımlarının dünyada arttığını vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:

"Düşük karbonla ilgili yatırımlar artmaya devam ediyor. Türkiye olarak enerji dönüşümünde üç tane temel hedef koyuyoruz. İlk olarak arz güvenliğini önceliklendiriyoruz. Rekabetçi bir şekilde enerjinin maliyeti etkin bir şekilde vatandaşlarımıza ulaşması gerekiyor. İki, Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını düşürmekle alakalı bir hedefi var. Bir de 2053 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu iklim hedefini hedeflemiş durumdayız. Dışa bağımlılığı düşürmek için yenilenebilir enerjiye ihtiyacımız var, enerjiyi verimli kullanmamamız lazım. Her alanda sanayide diğer alanlarda petrol ve doğal gaza yatırım yapıyoruz."

"Doğal gaz iklim değişikliği ile mücadelede geçiş yakıtı"

Bayraktar, Türkiye'de doğal gazın iklim değişikliği ile mücadelede bir geçiş yakıtı olarak görüldüğünü kaydetti.

Türkiye'nin kömürden, daha temiz enerji üretimine geçişte doğal gazın sistemde var olmaya devam edeceğini, farklı kaynak konusunda çalışmaların yürütüldüğünü belirten Bayraktar, şöyle konuştu:

"Türkiye, nükleer enerji konusunda da çok uzun zamandır çok iddialı bir programla hazırlanıyor. Bu da aslında bizim enerji dönüşümümüzü veya iklim değişikliğiyle alakalı mücadelemizde karbon emisyonumuzu düşürmek için katkı sağlıyor. Dolayısıyla böyle kapsamlı bir politika seti izlediğimiz için şu anda Türkiye'nin enerji dönüşüm hikayesi devam ediyor."

Bayraktar, Türkiye'deki kritik madenlerin keşfi ve ekonomiye kazandırılmasının da öncelikli konulardan biri olduğunun altını çizdi.

Yenilenebilir enerji ve madenlerde izin süreçlerini kolaylaştıracak reform paketini önümüzdeki günlerde meclisin gündemine alacağını aktaran Bayraktar, "Mayıs'ta bunu yasalaştırdığımız durumda bu reform paketiyle hem madenlerde ciddi bir ivmelenme olacak hem de özellikle güneş ve rüzgarın önündeki bu izin süreçlerini kısaltmak suretiyle yatırımcılarımız çok daha hızlı hareket edebilecek." diye konuştu.

Finansmana erişim konusuna da değinen Bayraktar, "Finansmanı enerji sektörüne çekebilmek bizim önümüzdeki süreçte en büyük uğraşlarımızdan biri olacak." dedi.

Bayraktar, "Bu bizim dengeli, çok taraflı, çok katmanlı enerji politikamızın içerisinde en hayati konulardan biri olacak. Önümüzdeki süreçte bütün bu yapacaklarımıza ilaveten özellikle kamu şirketlerinden başlayarak milli şampiyonlar çıkaracağımız, uluslararası oyuncu yapmayı hedeflediğimiz bir sürece doğru gidiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"Elektrik çağı başlıyor"

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol da iklim değişikliğinin etkilerinin her geçen daha fazla hissedilmesine rağmen buna karşı yapılacaklar konusunda birçok ülkede, politikacılarda hevesin azıldığına dikkati çekti.

Birol, enerji dönüşümünün iklim değişikliği kaygılarından ziyade, sanayi ve ekonomi odağıyla ilerlediğine dikkati çekerek, "2024 yılı içerisinde dünyada yeni kurulan santrallerin yüzde 85'i yenilenebilir. Önce güneş, sonra rüzgar yenilenebilir. Yüzde 5'i nükleer, yüzde 10'u kömür ve doğal gaz santralleri." ifadelerini kullandı.

Batarya ve elektrik fiyatlarının fosil yakıtlara göre daha hesaplı olduğunu ve elektrikli araca ciddi bir yönelim olduğunu söyleyen Birol, "4 sene önce dünyada satılan her 100 arabanın 5'i elektrikliydi. Bu sene dünyada satılan her 100 arabanın 25'i yani 4'te biri elektrikli araba." dedi.

Birol, geçen yıl Çin'de elektrikli araç kullanımının artması ve bunun petrole olan talebi azaltmasının da 2024'te petrol talebine düşüş olarak yansıdığına dikkati çekerek, "Ama gerçekten şunu görmek lazım, bazı ülkelerin iklimle ilgili politikaların değişmesi, gelişmeleri inkıtaya uğratabilir ama gelişmenin günü son derece açık." şeklinde konuştu.

Petrol ve gaza olan talebin sürmesiyle birlikte elektrikte yeni bir dönemin başladığına işaret eden Birol, "Ama şu önemli; elektrik çağı başlıyor. Birçok şey elektriğe geçiyor." diye konuştu.

Birol, öte yandan nükleer enerjiye ülkelerin olumlu yaklaşımında bu yıl ciddi bir artış olduğuna dikkati çekerek, "Dünyada muazzam bir nükleere bir geçiş var. Nükleere evet diyen ülkeler hızlı bir şekilde artıyor. 2025 yılında dünya nükleer elektrik üretimi tarihi bir zirve yapacak. Ondan neden birçok ülke, Avrupa, Çin, Amerika, Hindistan, Rusya, hepsi nükleeri arttırıyorlar." değerlendirmesinde bulundu.

Yaklaşık 200 ülkenin COP28'de, yenilenebilir enerjin kapasitesinin 2030'a kadar 3 katına çıkarılması ve enerji verimliliğinin hızının da 2 kat artması taahhütlerine değinerek, "Yenilenebilir enerjide 3 katına hemen hemen yaklaşıyoruz. Ama enerji verimliği konusunda dünya tamamıyla sınıfta kaldı." dedi.

Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ise konuşmasında, Türkiye'nin yüksek potansiyel ve kritik fırsatlara sahip olduğu enerji verimliliği alanında, Türkiye Enerji Verimliliği Görünümü çalışmasının, IIICEC tarafından kamu, özel sektör ve akademi paydaşlarıyla birlikte katılımcı bir anlayışla gerçekleştirdiğini belirtti.