Film, Doha Film Enstitüsü (DFI) tarafından düzenlenen 12. Ajyal Film Festivali’nde izleyiciyle buluştu.

Dünya prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yapan, Çin, Fransa, Danimarka ve Katar ortak yapımı filmin oyuncu kadrosunda Feng Zu, Keyu Gun, Xilun Sun ve Lin Muran yer alıyor.

Film hakkında AA muhabirine açıklamada bulunan Lin Jianjie, senaryoyu yazarken nasıl çekeceğine çok odaklanmadığını ifade ederek, “Hikayeye ve karakterlere daha çok odaklanırım. Sonrasında hikayenin bir şekilde şekillendiğini hissettiğimde, ona nasıl yaklaşacağımı ve nasıl çekeceğimi düşünmeye başlarım. Ama bu proje biraz daha özel. Çünkü bir noktada mikroskop fikrini keşfettiğimde, bu fikir aslında yaratıcı bir tohum gibi işlev gördü.” dedi.

Kurgu aşamasında bazı zorluklar yaşasa da bunun bir gelişim süreci olduğuna dikkati çeken Lin, çekimler sırasında elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığını söyledi.

Lin, filmdeki ergen karakterlerin kendisi olma çabasını yansıtmaya çalıştığını belirterek, şunları kaydetti:

“Tek çocuk olarak, diğer aile türlerine kıyasla muhtemelen daha fazla baskıyla karşılaşıyorsunuz. Ebeveynlerinizden alabileceğiniz tüm kaynaklara sahip oluyorsunuz ki bu bir ayrıcalık. Ancak aynı zamanda onların sizi nasıl biri olarak görmek istediğine dair büyük bir baskıyla da karşı karşıya kalıyorsunuz. Hem evrensel hem de kişisel bir mesele. Bazı fikirleri arkadaşlarımdan aldım, bir kısmını da kendim deneyimledim. Bu yüzden filmin kişisel bir yönü var. Ancak biyoloji perspektifini seçmem de çok kişisel bir tercih. Çünkü hikayeyi bu şekilde anlatabilecek tek kişi olduğumu hissediyorum.”

“Başkalarıyla olan ilişkimiz üzerinden tanımlanıyoruz”

“Bir Ailenin Kısa Hikayesi”nin farklı kültürlere hitap ettiğini gözlemlediğini aktaran genç yönetmen, “Örneğin, dün buradan biri bana Orta Doğu’daki yetiştirilme tarzıyla ilgili bir şey anlattı. Onun için ebeveynleri sürekli diğer çocuklara bakıp, ‘Bak, o ne kadar başarılı.’ gibi bir tutum içindeymiş. Bu da beni düşündürdü; çocuklar olarak çok rekabetçi bir toplumda yaşıyoruz ve sadece kendimizle değil, başkalarıyla olan ilişkimiz üzerinden tanımlanıyoruz. Hep bir karşılaştırma var. Bir sistemin içindesiniz ve sürekli nerede sıralandığınız, nerede olduğunuz üzerinden değerlendiriliyorsunuz.” diye konuştu.

Çinli sinemaseverlerin toplumsal gerçekçi filmlere alışkın olduklarını anlatan Lin, “Böyle bir film izlediklerinde bazen bunun toplumsal gerçekçilik hikayesi olup olmadığını sorguluyorlar. Genelde benim cevabım şu oluyor; bu gerçeklere dayalı bir hikaye, gerçekleşebilir, bu mümkün. Ancak bu bir toplumsal gerçekçilik hikayesi değil. Bir anlamda bir alegori. Bu nedenle izleyicilerin aslında bunun ne tür bir hikaye olduğunu kavramaları biraz zaman alabilir diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Filmin 43. İstanbul Film Festivali’nde de İstanbullu sinemaseverlerle buluştuğunu aktaran Lin Jianjie, izleyenlerin yorumlarının memnun edici olduğunu dile getirdi.

Lin, gelecek projeleri hakkında da bilgi vererek, “Uluslararası bir izleyici kitlesi için film yapmaya devam etmek istiyorum. İster Çince ister İngilizce olsun, filmim her zaman uluslararası izleyicilere yönelik olacak.” dedi.

Lin Jianjie kimdir?

Biyomühendis olma yolunda kariyeri ilerleyen Lin Jianjie, sinemanın çekici dünyasına kapılıp kendine başka bir yol seçti. New York Üniversitesinde film yapımı eğitimi alan Lin’in kısa filmleri birçok uluslararası festivalde gösterildi.

Kısa filmlerinde psikolojik derinliği olan hikayelere odaklanan Lin, kültürel ve toplumsal temaları inceleyen yapımlarıyla da tanınıyor. İlk uzun metrajlı filmi “Bir Ailenin Kısa Hikayesi” prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yaptı ve Berlin Uluslararası Film Festivali’nin forum bölümünde gösterildi.

“Brief History of a Family”nin konusu şöyle:

“Kendi halinde bir ailenin kaderiyle, ergenlik çağındaki tek oğullarının esrarengiz yeni arkadaşı Shuo bir şekilde iç içe geçer. Çoğunlukla suskun olan Shuo, okulda bile çekingendir ama konuk olduğu bu aileyle birlikteyken kendini rahat hisseder. Shuo hayatlarına girip onlarla daha çok zaman geçirdikçe, tıpkı oğulları gibi ebeveynlerin de gözü boyanır. Ancak trajik bir olay kusursuz görünen düzeni bozar; gizli sırlar, hayal kırıklıkları ve küllenmiş küskünlükler yeniden su yüzüne çıkar.”