14 Kasım 2024 Perşembe
İzmir Körfezi'nde balık ölümlerinden sonra yosun kirliliği yaşanıyor
DEMİR EKSİKLİĞİ NEDİR?
Trump savaşı bitirir mi?
Sözün Bittiği Yer: GAZZE
Çocuğunuzun Günlük Yaşamında Vestibüler Duyu Eksikliği: Anlamı ve Etkileri
Özel eğitimde dil ve iletişimin önemi
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tevfik Tansel Tanrıkul, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Karşıyaka ilçesi Mavişehir sahili ile Balçova ilçesi İnciraltı sahilinde kıyıdan 5-10 metre açıkta tabaka şeklinde yosun üremesinin gözlemlendiğini söyledi.
Bu türün, körfezde sıklıkla görülen ve halk arasında “deniz marulu” olarak bilinen yosunlardan farklı olduğuna dikkati çeken Tanrıkul, cladophora ve enteromorpha cinsi olan bu yosunların sudaki nitrojen ve fosfor miktarının artmasıyla meydana geldiğini kaydetti.
Körfezde yosun kitlesinin yayıldığına işaret eden Tanrıkul, “Körfez’de nitrojen ve fosfor miktarının fazla olması, yosunların artmasına neden oluyor. Denizdeki evsel ve sanayi atıklarından oluşan gübreleme, yosunların üreyebilmesi, yayılabilmesi için ortam oluşturuyor.” dedi.
Tanrıkul, güneşli hava ve rüzgarın az olmasının yosunların yayılımını hızlandırdığını dile getirerek, sadece kıyı bölgelerinde değil körfezin ortasında da yosunlardan oluşan yüzen adacıkların görüldüğünü aktardı.
İzmir Körfezi’nde görülen bu yosun türlerinin deniz ekosistemine zarar verdiğini anlatan Tanrıkul, şunları kaydetti:
“Bu yosun türlerinin zararları diğerlerinden çok farklı. Çünkü bu tür, akıntıyla birlikte etrafa yayılıyor. Suyun yüzeyini kaplaması nedeniyle de güneş ışığının geçmesini engelleyerek sudaki oksijenin azalmasına neden oluyorlar. Bu yosunlar bir süre sonra suyun dibine çöküyor, bu kez de suyun altındaki balık yumurtaları, yengeçler gibi ekosistemdeki canlıların üzerine tabaka gibi serilerek bunları yok ediyor. Bununla beraber dipte de ürüyorlar, yani yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya sürekli transfer halinde ürüyorlar.”
“Bir süre sonra kokuya neden olacak”
Bu yosunun dokusunun deniz marulundan daha sert olduğuna ve kısa sürede çürüyüp kaybolmadığına dikkati çeken Tanrıkul, çevresel şartlar devam ettiği sürece bu yosunların yayılımını sürdüreceğini dile getirdi.
Tanrıkul, yosunların temizlenmesi gerektiğine işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
“İklim şartlarının nasıl ilerleyeceğini bilmesek de körfezin kirliliği devam ediyor, her geçen gün artıyor. Şu an balık ölümleri durdu ama bunun durmasının nedeni sıcaklıkların düşmesine bağlı, başka bir nedeni yok. Balık ölümleri durdu, başka çevre felaketlerine neden olabilecek yosunların artması yaşanıyor. Bu yosunlar hem doğal yaşamı sınırlayacak, zarar verecek hem de bir süre sonra kokuya neden olacak, çünkü bunlar çürümeye başlayacaklar. Bunların temizlenmesi gerekiyor. Denizin üzerindeki, kıyıdaki yosunların kesinlikle toparlanıp bölgelerden uzaklaştırılması gerekiyor.”
Tekin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin sunumundaki konuşmasına Cumhuriyetin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, vefatının 86. yılında saygı ve minnetle yad ederek başladı.
Eğitimin en temel insan haklarından bir tanesi olmakla beraber devletlerin de temel görevlerinden biri olduğuna işaret eden Tekin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Cumhuriyet sizden; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.” veciz ifadesinde karşılığını bulan milli eğitim davasının oluşturduğu şuurla Bakanlık olarak eğitimi sadece maddi refahı sağlayacak yolları açan bir yatırım alanı olarak değil aynı zamanda insana dokunan her alanı ihya ederek milli varlığı ve istikbali teminat altına almanın en etkili yolu olarak gördüklerini anlattı.
Bu yaklaşımla Cumhuriyetin ikinci asrına tekabül eden 21. yüzyılın, yani Türkiye Yüzyılı’nın aynı zamanda Eğitimin Yüzyılı olarak şekilleneceğine inandıklarını aktaran Tekin, bu hedefin tecellisi için var güçleriyle çalıştıklarını söyledi.
Türkiye Yüzyılı’nı inşa edecek nesiller yetiştirme vizyonu ile eğitim alanını, donanımlı ve ahlaklı insan yetiştirme fırsatı, dahası medeniyet inşa etme mesuliyetinin ana konusu olarak gördüklerini ifade eden Tekin, bu doğrultuda Bakanlık olarak çocukların ve gençlerin becerilerini geliştirmelerine destek olmak, eğitim çalışmalarını rahatlıkla sürdürebilecekleri ortamları sağlamak ve ülkeyi kültürel anlamda daha ileriye taşımak amacıyla eğitime ve çocukların geleceğine katkı sağlayacak tüm plan, program ve projeleri hazırlama ve uygulamaya koyma kararlılığında olduklarını vurguladı.
Bakan Tekin, öğrencilerin öğrenme yolculuğunda, kendilerini bu sürecin aktif bir öznesi olarak konumlandırıp yarınlarını bu anlayışla organize ederek başarılı olacaklarına inandıklarını anlattı.
Günümüzdeki ekonomik, toplumsal ve teknolojik gelişmelerin, öğrenci merkezli anlayıştan bir adım daha öteye gitmeyi zorunlu kıldığını ve öğrencinin öğrenme taleplerinin dikkate alındığı bir öğrenme sürecini ön plana çıkardığını aktaran Tekin, “Eğitimin bir başka yönüyle de erdemli bir toplum inşa etmenin önemli bir vasıtası olduğunu söyleyebiliriz. Yeni attığımız adımlarımızla gerçekleştirmek istediğimiz dönüşüm; temel hak ve hürriyetleri merkeze alan, insanı önceleyen, evrensel uygulamalarla uyumlu, milli ve manevi hassasiyetleri önemseyen, beceri ve görgü odaklı, esnek ve sürdürülebilir bir eğitim hizmetini hedeflemektedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Çağın ve geleceğin becerileriyle donanmış ve bu donanımı insanlık hayrına sarf edebilen, bilimsel yaklaşıma sahip, kültürel zenginliğinin farkında olan ve mensubu olduğu milletine karşı duyarlı, “yetkin ve erdemli” nesiller yetiştirmeyi hem görev hem de sorumluluk olarak telakki ettiklerini belirten Tekin, “Eğitim sistemimizin amacı ve pek tabii bizim mefkuremiz ‘iyi insan’ yetiştirmektir. Milli Eğitim Bakanı olarak şahsım başta olmak üzere tüm kadrolarımızla çalışmalarımızı bu hedefe uygun olarak yürütüyoruz.” dedi.
“Eğitim alanı popülist yaklaşımlarla asla zayıflatılmamalı”
Bakan Tekin, bu inançla, erken çocukluk eğitiminden başlayarak, eğitim ve öğretimin her kademesinde bireylerin daha nitelikli eğitime erişebileceği bir sistemi oluşturma kararlılıklarının, 22 yıldır kesintisiz bir şekilde sürdüğünü ifade etti.
Tekin, “Popülist yaklaşımlarla asla zayıflatılmaması ve büyük bir hassasiyetle ele alınması gereken ‘milli meselemiz’ eğitim alanında, 2025 yılında gerçekleştireceğimiz çalışmalara ve bütçesine verecekleri destek ile eğitimi daha üst seviyeye taşıma adına sunacakları yapıcı katkılar için Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi tüm milletvekillerine şimdiden teşekkürü bir borç biliyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Eğitim seferberliğine toplumun tamamının katkısını almak önceliğimiz”
Bakan Tekin, Bakanlık olarak ülkenin Türkiye Yüzyılı vizyonu hedeflerine ulaşmada sorumluluk almak ve katkı vermek için yüksek bir motivasyonla çalıştıklarını söyledi.
Bunun gerçekleşmesinin şüphesiz ülke olarak tüm kurumların ve vatandaşların sürece dahil olmasıyla mümkün olabileceğine işaret eden Tekin, “Bunun için başlattığımız eğitim seferberliğine toplumun tamamının katkısını almak önceliğimizdir.” dedi.
Tekin, bu vizyon çerçevesinde yüklendikleri sorumluluklara omuz vermek isteyen başta siyasetçiler olmak üzere velileri, vatandaşları, hayırseverleri, belediyeleri ve diğer paydaşları çocukların geleceğini güzelleştirecek bu hikayenin parçası olmaya davet etti.
Eğitim bütçesi 2025 yılı merkezi yönetim bütçesinin yüzde 14,84’ünü oluşturuyor
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 2002’de Milli Eğitim Bakanlığının, merkezi yönetim bütçesinden en büyük payı alan 4. kurum iken 2003’ten bu yana olduğu gibi 2025 yılında da en büyük payı alan kurum olduğunu bildirdi.
Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı, Yükseköğretim Kalite Kurulu Başkanlığı, üniversiteler ve diğer Bakanlıklara ayrılan kaynaklarla birlikte eğitim bütçesinin, 2 trilyon 186 milyar 575 milyon 227 bin lira olarak belirlendiğini belirten Tekin, “Bu rakam 2025 yılı merkezi yönetim bütçesinin yüzde 14,84’ünü oluşturmaktadır.” bilgisini verdi.
Verilen bu destek sayesinde eğitimde fiziki ve teknolojik altyapı, insan kaynağı, mevzuat ve müfredat konularında uluslararası göstergelerde de vurgu yapılan önemli ilerlemeler kaydedildiğine işaret eden Tekin, bu ilerlemeler sayesinde eğitime erişim, okullaşma oranları ve eğitimin niteliğinin arttığını vurguladı.
2002’den itibaren eğitimde sağlanan gelişmeleri verilerle aktaran Tekin, örgün eğitimde 2002-2003 eğitim öğretim yılında 367 bin 145 derslik varken 2024-2025 eğitim öğretim yılında 734 bin 913 derslik ile hizmet verdiklerini belirtti. Tekin, “Son 20 yılda, önceki 80 yılda yapılandan daha fazla derslik inşa edilmiştir.” dedi.
2002-2003 eğitim-öğretim yılında resmi okullarda 515 bin 253 öğretmen görev yaparken, bugün 1 milyon 23 bin 553 öğretmenle millete karşı sorumlulukları yerine getirme gayretinde olduklarına dikkati çeken Tekin, “Halen görevinin başında olan öğretmenlerimizin yaklaşık yüzde 80’inin hükümetlerimiz döneminde atandığını ifade etmek isterim. Ayrıca rakamsal olarak 799 bin 643 öğretmenin atamasını gerçekleştirmiş durumdayız.” değerlendirmesinde bulundu.
Yapılan bu yatırımlar sayesinde 2002-2003 eğitim-öğretim yılında ilköğretimde 36, ortaöğretimde 30 olan derslik başına düşen öğrenci sayısının, 2024-2025 eğitim-öğretim yılında ilköğretimde 23, ortaöğretimde 22’ye düştüğünü belirten Tekin, “Aynı şekilde, 2002-2003 eğitim-öğretim yılında ilköğretimde 28, ortaöğretimde 18 olan öğretmen başına düşen öğrenci sayısı bu yıl ilkokulda 18, ortaokulda 14, ortaöğretimde ise 12 olmuştur.” bilgisini paylaştı.
Bu rakamlar incelendiğinde, eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarının arttığına, derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısının önemli ölçüde azaldığını vurgulayan Tekin, “Böylece, ülkemizin eğitim alanındaki görünümünün OECD ortalamalarına ulaşması, ülkemiz adına büyük bir başarı, çocuklarımız adına ise memnuniyet verici bir kazanımdır.” dedi.
1 milyon 29 bin 250 öğrenciye ücretsiz öğle yemeği hizmeti
Bakan Tekin, eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek için şartlı eğitim yardımından, pansiyon kapasitelerinin ve bursların artırılmasına, taşıma yoluyla eğitime erişim hizmetinden ücretsiz ders kitapları ve yardımcı kaynaklara kadar çok kapsamlı sosyal yardım hizmetlerinin, kararlı, kapsamlı ve birbirini destekleyecek şekilde verildiğini vurguladı.
Bu çalışmalar sayesinde, dezavantajlı öğrenciler başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin eğitime erişiminin daha da kolaylaştırıldığını belirten Tekin, şöyle devam etti:
“2023-2024 eğitim öğretim yılında, öğrenci taşıma uygulaması ile toplam 1 milyon 146 bin 213 öğrenciye taşıma ve 1 milyon 29 bin 250 öğrenciye de ücretsiz öğle yemeği verilmiştir. Bu kapsamda, taşıma hizmeti ve ücretsiz öğle yemeği hizmeti giderleri için toplam da 24 milyar 942 milyon 612 bin 302 lira harcama yapılmıştır. Bunlara ilaveten, 6 Şubat 2023’te meydana gelen asrın felaketi sonrasında ikametlerinden ayrılıp diğer illerde eğitim öğretimine devam eden öğrenciler, barındıkları sosyal tesisler, öğretmenevleri ve yurtlardan kayıtlı oldukları okullara ücretsiz taşınarak ücretsiz öğle yemeğinden de faydalandırılmıştır.”
4 milyar 430 milyon ders kitabı ücretsiz dağıtıldı
Yusuf Tekin, eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek amacıyla hayata geçirilen ücretsiz ders kitabı uygulaması kapsamında, toplamda 4 milyar 430 milyon ders kitabının ücretsiz dağıtıldığını bu yıl ise 180 milyon ders kitabının öğrencilere ücretsiz dağıtıldığını bildirdi.
Dezavantajlı çocukların okula erişiminin artırılması ve öğrenme kayıplarının giderilmesine de özel önem verdiklerinin altını çizen Tekin, nüfusu az ve dağınık olan köy ve benzeri yerleşim yerlerinde okul öncesi eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak amacıyla, bir yerleşim yerinde ana sınıfı açılması için gerekli öğrenci sayısının 10’dan 5’e düşürüldüğünü anımsattı.
Ayrıca, okul öncesi eğitim kurumu bulunmayan ve yeterli öğrenci sayısı olmadığı için ana sınıfı açılamayan kırsal yerleşimlerde, esnek zamanlı, toplum temelli ve ücretsiz eğitim veren uygulamaların hayata geçirildiğini belirten Tekin, bu bölgelerde ana sınıfı açılamaması durumunda, alternatif erişim modellerinin geliştirildiğini anlattı.
Bu kapsamda “Gezici Öğretmen Sınıfı” modeli ile bir öğretmenin birden fazla yerleşim yerine giderek çocukları uygun bir alanda toplayıp eğitim verdiğini, “Taşıma Merkezi Ana Sınıfı” modeliyle ise çocukların, rehber personel eşliğinde en fazla 20 kilometre mesafeden taşıma merkezi seçilen okula ulaşarak eğitim aldığını aktaran Tekin, Mevsimlik Tarım İşçileri ile Göçer ve Yarı Göçer Ailelerin Çocuklarının Eğitime Erişimleri ile ilgili bu yıl itibarıyla önemli bir eylem planının hayata geçirdiklerini belirtti.
“Ortaöğretim düzeyinde OECD ortalamasına ulaştığımız rahatlıkla görülmektedir”
Bakan Tekin, sunumunda, okullaşma oranlarına ait güncel verileri de paylaştı.
Okul öncesi eğitimde 5 yaş grubunda okullaşma oranının 2002-2003 eğitim öğretim yılında yüzde 11,7 iken 2023-2024 eğitim öğretim yılında ise yüzde 84,26’ya yükseldiğini bildiren Tekin, şöyle konuştu:
“İlköğretimde okullaşma oranı 2002-2003 eğitim öğretim yılında yüzde 90,98 iken 2023-2024 eğitim-öğretim yılında yüzde 95,65’e yükselmiştir. Ortaöğretimde okullaşma oranı 2002-2003 eğitim öğretim yılında yüzde 50,57 iken 2023-2024 eğitim-öğretim yılında yüzde 87,97’ye ulaşmıştır. Uluslararası karşılaştırmalarda kolaylık sağlamak açısından eğitim kademesinden bağımsız olarak yaş gruplarına göre okullaşma oranlarına bakıldığında, 2023-2024 eğitim-öğretim yılında 5 yaş grubunda yüzde 86,24, 6-9 yaş grubunda yüzde 98,61, 10-13 yaş grubunda yüzde 98,32 ve 14-17 yaş grubunda ise yüzde 91,25 oranlarına ulaşılmıştır.”
Çalışmalarının uluslararası raporlardaki yansımalarının memnuniyet verici olduğunu ifade eden Tekin, şu bilgileri verdi:
“OECD tarafından 2024 yılında yayımlanan ‘Bir Bakışta Eğitim’ raporunda, OECD genelinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ilkokulda 14, ortaokul ve ortaöğretimde ise 13 olarak gerçekleşmiştir. Bu verilere göre ortaöğretim düzeyinde OECD ortalamasına ulaştığımız rahatlıkla görülmektedir. Türkiye’nin okullaşma oranında göstermiş olduğu dikkat çekici artış yine aynı raporda vurgulanmaktadır. Türkiye’de 6-14 yaş aralığında okullaşma oranı yüzde 98,8 ile OECD ortalamasının üzerine çıkmıştır. Bu göstergeler sizlerin sayesinde ülkemize eğitime yaptığı yatırımların etkilerinin görülmeye başladığının ispatıdır. Yine OECD raporuna göre Türkiye’nin eğitim harcamaları açısından da OECD ortalamasıyla uyumlu olduğu görülmektedir. Türkiye’de eğitim, tüm kamu harcamalarının yüzde 10,7’sini oluşturmakta, OECD’de bu ortalama yüzde 10 civarındadır.”
Türkiye, PISA toplantısına ev sahipliği yapacak
Bakan Tekin, Türkiye’nin üyesi olduğu OECD’nin “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı”na da değindi.
Türkiye, PISA uygulamasına ilk defa katıldığı 2003’te matematik alanında 41 ülke içerisinde 34, fen alanında 35, okuma becerileri alanında ise 33. sırada yer aldığını, 2022 PISA uygulamasında ise Türkiye’nin okuma becerileri alanında 81 ülke arasında 36, matematik alanında 39, fen alanında ise 34. sırada yer aldığını söyledi.
PISA 2022 raporunda “Türkiye, 10 yıldan uzun bir süre boyunca çoğu alanda iyileşme sağlayan nadir ülkelerden birisidir” ifadesinin yer aldığını belirten Tekin, “PISA, Türkiye’nin sağladığı bu başarılarla ilgili olarak diğer ülkelerle bu başarıların paylaşılması anlamında bir toplantı talep etmiş, 7-9 Mayıs arasında 90 ülkeden yaklaşık 200 temsilcinin katılımıyla bu toplantı gerçekleştirilecektir.” dedi.
TIMSS araştırmasında 1999’da matematik alanında ilk kez hazırlanan raporda 38 ülke arasında 31. sırada yer aldığını, 2019 yılında ise 39 ülke arasında 20. sırada yer aldığını belirten Tekin, “PISA ve TIMSS’e ilave olarak Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı İnsani Gelişme Raporu’nda Türkiye 193 ülke arasında 45. sıraya yükselerek üst üste 4. kez ‘çok yüksek insani geliştirme’ kategorisinde yer alan ülke haline döndük.” dedi.
“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli milletimizin köklü tarihini merkeze alan bakış açısıyla hazırlanmıştır”
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin program geliştirme sürecinin, eğitim bilimlerinin temel ilkelerine uygun şekilde planlandığını vurgulayan Tekin, sürecin ihtiyaç analiziyle başlatıldığını söyledi.
İhtiyaç analizi kapsamında 81 il milli eğitim müdürlüğünde program değerlendirme komisyonları kurularak mevcut programların değerlendirilmesinin yapıldığını anlatan Tekin, öğretmenlerin süreçte karşılaştıkları zorluklar, mevcut öğretim programlarına dair eksiklikler ve ihtiyaçlar hakkında kapsamlı veri toplama çalışması yapıldığını belirtti.
Tekin, 81 ilden öğrenci görüşleri alındığını, 17 bin öğrencinin yanıtladığı anket çalışmasıyla öğrencilerin beklentileri ve ihtiyaçlarının tespit edildiğini ifade ederek, “2013’den itibaren öğretim programları ve ders kitaplarına ilişkin gelen görüş ve öneriler, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından arşivlenmiş ve bu görüşler üzerinde içerik analizi yapılarak çalışmalar rapor haline getirilmiştir. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli öğretim programlarında kullanılması kararlaştırılan beceri setleri ile ilgili çalışmalar, sivil toplum kuruluşlarına da gönderilerek onların da görüş ve önerileri alınmıştır.” diye konuştu.
Çalışmaların tecrübeli ve alanında uzman büyük bir ekiple yürütüldüğüne dikkati çeken Tekin, şunları kaydetti:
“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli milletimizin köklü tarihini, kültürünü, değerlerini, geçmişten gelen birikimini merkeze alan bakış açısıyla hazırlanmıştır. Modelimiz, uluslararası standartlar gözetilerek günümüz dünyasının ileri bilim ve teknolojiye duyduğu ihtiyacı karşılama amacı taşımaktadır. Yeni müfredatımızla hedefimiz, milli, manevi ve insani değerler istikametinde okuyan, düşünen, araştıran, sorgulayan, dikkat ve farkındalığı gelişmiş, eleştirel bakabilen, çözüm odaklı, sorumluluk sahibi, yetkin ve şahsiyetli bireyler olarak yetişmelerini sağlamaktır. Bu modelle eğitim öğretim sistemimizin merkezine aldığımız öğrencilerimizi, sosyal ve manevi gelişim yönleriyle bütüncül olarak geliştirmeye çalışıyoruz.”
Tekin, bu müfredatla öğrencileri, yarıştırıcı ve ayrıştırıcı anlayışlardan uzak, bireysel farklılıkları göz önüne alan, onların öğrenme ihtiyaçlarına ve hızlarına uygun farklılaştırılmış öğretim yaklaşımını önemli yenilik olarak hayata geçirdiklerini ifade etti.
“Uluslararası öğrenci sayısı 345 bine ulaştı”
Bakan Tekin, yükseköğretimde son yıllarda yaşanan niceliksel büyümeyle başta yükseköğretime erişim olmak üzere birçok alanda önemli ilerlemeler kaydedildiğini belirterek, 2023-2024 eğitim ve öğretim yılında, 208 yükseköğretim kurumunda 7,4 milyon öğrencinin öğrenim gördüğünü söyledi.
Tekin, 1984’te 20 bin 333 olan toplam öğretim elemanı sayısının bu yıl 184 bin 167’ye, aynı dönemde öğretim üyesi sayısının ise 6 bin 826’dan 106 bin 495’e yükseldiği bilgisini verdi.
Yükseköğretim Kurulu’nun “uluslararasılaşma”yı stratejik bir hedef olarak benimsediğini ve bu hususta tüm üniversiteleri teşvik ettiğini dile getiren Tekin, “UNESCO verilerine göre 2019 yılından itibaren Türkiye, dünyada en fazla uluslararası öğrencinin bulunduğu ilk 10 ülke arasında yer almaktadır. Üniversitelerimizde öğrenim gören uluslararası öğrenci sayısı 2013’te 43 bin 251’ken, bu yıl itibarıyla 345 bine ulaşmış durumdadır.” diye konuştu.
“ÖSYM her yıl yaklaşık 14 milyon adaya sınav gerçekleştiriyor”
Milli Eğitim Bakanı Tekin, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığının ülkenin önemli hizmet kurumlarından biri olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
“Bütün hizmetlerini e-Devlet standartları çerçevesinde yürütmekte, bilimsel ve teknolojik yeniliklerden yararlanarak sürekli kendisini geliştirmekte, hizmet kalitesini günden güne artırmaktadır. ÖSYM her yıl yaklaşık 11, 14 milyon arasında değişen adaya 60 farklı sınavı gerçekleştiren bir kurumdur. Yaklaşık olarak ayrıca 25 kamu kurumuna da yerleştirme işlevi yerine getirmektedir.
2024 yılı içerisinde ÖSYM bünyesinde bugüne kadar yaklaşık 14 milyon adayın katıldığı 17’si elektronik olmak üzere, toplam 60 sınav gerçekleştirilmiştir. Bu sınavlarda engeli veya sağlık sorunu olan yaklaşık 154 bin aday, sağlık durumlarına uygun koşullar sağlanarak sınavlara alınmıştır.”
Tekin, Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin, eğitim camiasına, tüm paydaşlara ve ülkeye hayırlı olması temennisinde bulundu.
ABD’deki Shelby White koleksiyonunda bulunan heykelcik, Kültür ve Turizm Bakanlığının girişimleriyle yeniden Türkiye’ye getirildi.
Bir süre Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen heykelcik, ardından Konya Müzesi’nde yerini aldı.
Heykelcik, Uluslararası Kültür Varlığı Yasadışı Kaçakçılığıyla Mücadele Günü kapsamında, Karatay Medresesi Çini Eserler Müzesi’nde sergilenmeye başlandı.
Konya Müzeler Müdürü Ömer Faruk Türkan, sergi açılışı öncesi gazetecilere, Anadolu topraklarının çok özel olduğunu söyledi.
Anadolu topraklarında yaşayan uygarlıkların miras olarak bıraktığı eserleri korumanın önemli olduğunu vurgulayan Türkan, “Bugün sergimizde bir eserimiz, Çatalhötük’ten 1960’lı yılların sonunda kazılar sırasında kaçırılmış. Büyük mücadelelerle ABD’den getirildi.” dedi.
Türkan, Ana Tanrıça Heykelciğinin yanı sıra, jandarma ve polis tarafından ele geçirilen bazı eserlerin de müzede sergilendiğini dile getirdi.
Konuşmanın ardından davetliler ve vatandaşlar sergiyi gezdi.
NBA’e 11 maçla devam edildi. Rockets, konuk ettiği Clippers’ı 8 sayı farkla mağlup etti. Milli basketbolcu Alperen Şengün, 13 sayı, 11 ribaunt, 6 asist, 4 blok, 1 top çalma ile oynadığı maçta takımının galibiyetinde önemli rol oynadı.
Rockets’ta Jalen Green 21 sayı ile maçın en skorer oyuncusu olurken, Clippers’ta James Harden’in 19 sayısı galibiyet için yeterli olmadı.
Cavaliers, 13’te 13 yaptı
Sezona namağlup şekilde devam eden Doğu Konferansı lideri Cleveland Cavaliers, deplasmanda Philadelphia 76ers’ı 114-106 mağlup ederek 13’te 13 yaptı.
Bu sonuçla Cavaliers, NBA tarihinde sezona 13 galibiyetle başlayan 6. takım oldu.
Cavaliers’ta Darius Garland 25 sayı, Donovan Mitchell ise 23 sayıyla galibiyette katkı sağladı.
Maçın en skorer oyuncusu olan Jared McCain’in attığı 34 sayı, 76ers’ın mağlubiyetini engelleyemedi.
76ers’ta milli basketbolcu Adem Bona ise maçta 17 dakika 15 saniye süre alırken, 4 sayı, 9 ribaunt ve 1 blok ile oynadı.
Antetokounmpo’dan 59 sayı ile sezon rekoru
Milwaukee Bucks, konuk ettiği Detroit Pistons’ı uzatma bölümünün sonucunda 127-120 mağlup ederken, Giannis Antetokounmpo 59 sayıyla sezon rekoru kırdı.
Takımının galibiyetinde büyük rol oynayan Antetokounmpo, NBA’de bu sezon bir maçta en fazla skor üreten oyuncu oldu.
Victor Wembanyama, NBA’de 50 sayı atan en genç 4. oyuncu oldu
San Antonio Spurs konuk ettiği Washington Wizards’ı 139-130 yenerken, Victor Wembanyama 50 sayıyla kariyerinin en skorer maçını oynadı.
20 yaşındaki Fransız oyuncu Wembanyama, NBA’de bir maçta 50 sayı ve üstü atan en genç 4. oyuncu oldu.
Wembanyama, 3 sayılık atışlarda 16’da 8 isabet sağlayarak NBA kariyer rekorunu kırdı.
Sonuçlar:
Orlando Magic-Indiana Pacers: 94-90
Brooklyn Nets-Boston Celtics: 114-139
New York Knicks-Chicago Bulls: 123-124
Oklahoma City Thunder-New Orleans Pelicans: 106-88
Philadelphia 76ers-Cleveland Cavaliers: 106-114
Houston Rockets-Los Angeles Clippers: 111-103
Milwaukee Bucks-Detroit Pistons: 127-120 (uzatmada)
San Antonio Spurs-Washington Wizards: 139-130
Los Angeles Lakers-Memphis Grizzlies: 128-123
Portland Trail Blazers-Minnesota Timberwolves: 106-98
Sacramento Kings-Phoenix Suns: 127-104
Lübnan resmi ajansı NNA’nın haberinde, İsrail savaş uçaklarının Hizbullah’ın kalesi olarak bilinen Dahiye’ye 3 hava saldırısı düzenlediği belirtildi.
İsrail ordusunun Dahiye’deki Gubeyri’de bir noktaya iki, Şuveyfat’a da bir hava saldırısı gerçekleştirdiği aktarıldı.
Söz konusu saldırılarda ölü ya da yaralı olup olmadığı ise bildirilmedi.
İsrail’den tahliye çağrıları
İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, saldırılar düzenlenmeden kısa süre önce sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Şuveyfat ve Gubeyri için tahliye uyarısında bulundu.
Adraee, paylaştığı haritada işaretli 2 binanın saldırı öncesinde boşaltılmasını istemişti.
İsrail’in Lübnan’da şiddetlenen saldırılarında 3 bin 365 kişi öldü
Hizbullah’la 8 Ekim 2023’ten beri kontrollü çatışmalara devam eden İsrail ordusu, 23 Eylül’de Lübnan’ın güney kentlerinin yanı sıra Bekaa ve Baalbek bölgelerine yüzlerce hava saldırısı düzenledi.
Lübnan Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 8 Ekim 2023’ten bu yana 216’sı çocuk ve 653’ü kadın olmak üzere toplam 3 bin 365 kişi öldü, 14 bin 344 kişi yaralandı.
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, İsrail ordusunun 27 Eylül’de Beyrut’a düzenlediği hava saldırılarında öldürüldü.
Hizbullah ise İsrail’e roket ve füzelerle karşılık veriyor. İsrail tarafında çoğunlukla ordu üslerini hedef alan bu saldırılarda büyük bir hasar bildirilmedi.
İsrail bombardımanı nedeniyle Lübnan’da 100 binlerce kişinin yerinden edildiği tahmin ediliyor. Ülkenin güney kesimlerinden başkent Beyrut ve kuzeye göç dalgası devam ediyor.
Birleşmiş Milletlerin verilerine göre, İsrail’in saldırıları sebebiyle Lübnan’da 1 milyon 400 binden fazla kişi yerinden edildi. Lübnan hükümeti ise yerinden edilen kişilerden 585 binden fazlasının Suriye’ye göç ettiğini açıkladı.