15 Kasım 2024 Cuma
İzmir'de 2 kişinin akıma kapılarak ölümüne ilişkin davada ara karar açıklandı
DEMİR EKSİKLİĞİ NEDİR?
Trump savaşı bitirir mi?
Sözün Bittiği Yer: GAZZE
Çocuğunuzun Günlük Yaşamında Vestibüler Duyu Eksikliği: Anlamı ve Etkileri
Özel eğitimde dil ve iletişimin önemi
İzmir’in Konak ilçesinde sağanaktan korunmaya çalışırken elektrik akımına kapılan 2 kişinin hayatını kaybetmesine ilişkin davada verilen ara kararla 2 tutuklunun tahliyesine, 4 sanık hakkındaki adli kontrol şartlarının kaldırılmasına ve olay yerinde yeniden keşif yapılarak bilirkişi raporu düzenlenmesine hükmedildi.
İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 13’ü tutuklu 42 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşması, üçüncü gün oturumuyla tamamlandı.
Tutuklular ile bazı tutuksuz sanıklar, müştekiler ve taraf avukatlarının hazır bulunduğu duruşmaya, bazı tutuksuz sanıklar ise SEGBİS aracılığıyla bağlandı.
Ara kararı açıklayan mahkeme başkanı, tutuklu İZSU Kanalizasyon Daire Başkanlığı şube müdürü Ömer Karabilgin ve İZSU Kanalizasyon Müdürü Barış Koç’un tahliyesine, diğer 11 sanığın ise tutukluluk halinin devamına hükmetti.
Bu sırada bazı aileler karara tepki gösterdi. Mahkeme başkanı, duruşma düzeninin bozulduğu gerekçesiyle sanık yakınlarının dışarı çıkarılmasını istedi.
Salonun boşaltılması sonrası okunmaya devam edilen kararla tutuksuz sanıklar İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, Genel Müdür Yardımcısı Serdar Sadi, İZSU personeli E.N. ile İZSU’nun önceki dönem genel müdürü Ali Hıdır Köseoğlu’nun adli kontrol şartlarının kaldırılmasına hükmedildi.
Devlet memuru olan İZSU çalışanı 6 sanığın dosyalarının ayrılmasına karar veren mahkeme heyeti, adli kontrol şartı bulunan 6 kişinin ise adli kontrol şartlarının yurt dışı çıkış yasağına çevrilmesini kararlaştırıldı.
Gdz Elektrik’in taşeron firması Demircan AŞ yetkilisi hakkında soruşturma açılması için Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına karar verilirken maktullerden İnanç Öktemay’ın yeğeni Berfin Öktemay’ın davaya katılma talebi reddedildi.
Mahkeme heyeti, olayın yaşandığı yerde keşif yapılmasını, o tarihe kadar delillerin karartılmaması ve gerekli önlemlerin alınması için tedbir alınmasını ve Özge Ceren Deniz öldüğünde nereye bastığının tespiti için bilirkişi raporu hazırlanmasını da istedi.
Duruşma sonrası açıklama
Hayatını kaybedenlerden Özge Ceren Deniz’in babası Ahmet Abi, duruşma sonrası adliye önünde yaptığı açıklamada, kızının 126 gün önce Gdz Elektrik ve İZSU’nun zincirleme ihmalleri sonucu öldüğünü belirtti. Baba, “Çocuğum yaşasaydı tıp fakültesinde stajlarını tamamlayacaktı. Derslerine devam edecekti. Adaletin tecelli etmesini bekliyorum. Gdz Elektrik ve İZSU suçu birbirine atarak işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Türk adaletinin gerçekten cezalarını vereceğine inanıyorum.” diye konuştu.
İnanç Öktemay’ın yeğeni Berfin Öktemay da aile olarak sorumluların hak ettikleri cezaları alacaklarına inandıklarını söyledi.
Olay ve soruşturma süreci
İzmir’in Konak ilçesi Alsancak semtinde 12 Temmuz’da sağanakta yolun karşısına geçmeye çalışırken su birikintisine basıp akıma kapılan Özge Ceren Deniz (23) ile onu kurtarmaya çalışan İnanç Öktemay (44) yaşamını yitirmişti.
Bilirkişi raporunda su birikintisi yakınındaki mazgalda Gdz Elektrik firmasının kabloları yeterli derinliğe gömmediği, İZSU’nun da mazgal yapımı sırasında kabloları yüzeye yaklaştırdığı ve iki kurum arasında yeterli koordinasyonun bulunmamasının olayın yaşanmasında etkili olduğu aktarılmıştı.
Soruşturma kapsamında ilk etapta haklarında gözaltı kararı verilen 48 şüpheli yakalanmış, bunlardan 13’ü tutuklanmış, 6’sının dosyası ayrılmıştı.
İddianamede 42 sanığın “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma” suçundan 22,5’ar yıla kadar hapsi isteniyor.
Bakan Yumaklı, bir dizi ziyaret için geldiği kentte Kilis Valiliği ile AK Parti İl Başkanlığını ziyaret etti.
Daha sonra Kilis Zeytin Festivali’nin kortej yürüyüşüne katılan Bakan Yumaklı, kent merkezinde kurulan stantları gezdi.
Bakan Yumaklı, buradaki konuşmasında, zeytin üretiminin önemli bir emek gerektirdiğini söyledi.
Türkiye’nin zeytin üretiminde dünya çapında önemli bir yeri olduğunu aktaran Yumaklı, şöyle konuştu:
“Zeytin üretiminin her aşamasında yoğun bir emek vardır. Genellikle bu konuda çok zengin bir kültüre ve deneyime sahip ülkemizde işin bu kısmı göz ardı edilir. Ancak biz bu yoğun emeğin, gayretin, sabrın ürününü inşallah dünya piyasasına çıkan çok iyi markalarıyla da taçlandırmış olacağız. Dünya zeytin üretiminin yüzde 14’ü bizde, zeytinyağı üretiminde 5’inciyiz. Bütün gayretimiz bu konuda daha üst sıralara çıkmak hatta zirveye oturmak. Dolayısıyla bu konuda hem Sanayi Bakanlığımız, hem Ticaret Bakanlığıyla yoğun bir çaba ve gayretin içerisindeyiz.”
Zeytinyağı rekoltesi 475 bin ton
Bu konuda üreticilerle çeşitli çalışmalar gerçekleştireceklerini bildiren Yumaklı, “Zeytinyağı ihracatında da 4’üncüyüz bunu da yine üst sıralara taşımak istiyoruz. 2024’te Türkiye çapında bir var yılı söz konusu ve yüzde 137’lik bir artış bekliyoruz. 3,6 milyon tonluk bir zeytin üretimini inşallah gerçekleştirmiş olacağız. Yaklaşık 750 bin tonu da sofralık olarak üretilmiş olacak inşallah. Değerli kardeşlerim, 2024 yılında yine zeytinyağı üretimimizin yüzde 157 artışla yaklaşık 475 bin ton olacağını varsayıyoruz. Bu yıl zeytinyağı ihracatında çok ciddi bir artış bekliyoruz.” diye konuştu.
Zeytinyağında taklit ve tağşiş yapan 374 uygunsuzluk tespit edildi
Bakan Yumaklı, zeytin ve zeytinyağı üreticilerine hayırlı sezon diledi.
Yumaklı, konuşmasını şöyle tamamladı:
“2024 yılında zeytinyağında taklitle tağşiş yapılan 374 uygunsuzluğu tespit ettik. Buradaki bizim bunları tespit etmemiz değil üreticinin emeğine, göz dikenlerin işte o bahsetmiş olduğum, gözünün yaşına bakmama hususunu yerine getireceğiz inşallah. Kilis tabii zeytin üretiminde çok önemli yeri var. Üretmiş olduğumuz ürünlerin verimli olması lazım. Bir ağaçtan aldığımızın iki katını alabiliyor olmamız lazım. Ve kaliteli üretmemiz lazım. Markalaşma dediğimiz dünyadaki insanların sofrasına koyacağımız ürünlerin olma şartı verimli ve kaliteli üretmektir. Ben zeytin festivalimizin Yeni hasat döneminin hayırlı, uğurlu, bereketli olmasını diliyorum.”
Programa, Kilis Valisi Tahir Şahin, Kilis Belediye Başkanı Hakan Bilecen, AK Parti Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dal, MHP Kilis Milletvekili Mustafa Demir, çiftçiler ve vatandaşlar katıldı.
Van’da farklı ürünlerin yetiştirilebildiğini çiftçilere göstermek, katma değeri yüksek ürünlere yönelmelerini sağlamak isteyen Ziraat Fakültesi Dekanlığı, 2016’da üniversite yerleşkesinde aromatik ve tıbbi bitkiler bahçesi kurdu.
Burada kekik, nane, oğul otu, ekinezya, civanperçemi, dağ çayı, sarı kantaron, ıtır, melisa, ters lale, süsen, sümbül, lale, kuzu kulağı, yabani sarımsak ve dev soğan gibi tıbbi ve aromatik birçok bitki türünü yetiştiren akademisyenler, dünyanın en pahalı bitkileri arasında gösterilen safranın yetiştirilmesi için de çalışma başlattı.
Akademisyenler, Türkiye’deki çeşidi, diğer ülkelerdekine göre sertlik, renk ve aroma bakımından farklılık gösterdiği için 2014’te dünyada tescili sağlanarak “milli bitki” unvanını alan safranın aromatik ve tıbbi bitkiler bahçesinde ekimini yaptı.
Boya, kozmetik, ilaç ve gıda gibi birçok alanda kullanıldığı için “altın bitki” olarak da adlandırılan safranın 6 yıl boyunca adaptasyonunu, verimini, kalitesini takip eden uzmanlar, bitkinin bölgenin iklimine uyum sağladığını tespit etti.
Yaptıkları çalışmayla safranın yüksek rakımda da yetiştirilebileceğini ortaya koyan akademisyenler, özenle yetiştirdikleri ürünün hasadına başladı.
“Van’da ilk kez safran üretim denemesi yapıldı”
Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Lütfi Nohutçu, AA muhabirine, 50 soğan ile üretimine başladıkları safranda 3 bin soğana ulaştıklarını söyledi.
Bitkinin Van’ın ikliminde yetiştirilebildiğini anlatan Nohutçu, “Van’da ilk kez safran üretim denemesi yapıldı. Bu bitki, kendini hızlıca çoğaltma özelliğiyle çiftçilerimiz için büyük kıymet taşıyor. Safran bitkisi hem ekonomik hem de tarımsal anlamda bu bölge için önemli bir alternatif. Safrandan elde edilen verim oldukça kazançlı.” dedi.
Nohutçu, çiftçilerin alternatif ürün yetiştiriciliğinde safrana yönelebileceğini belirterek şunları kaydetti:
“Yaklaşık 160 bitkiden yalnızca bir gram safran elde edilebiliyor. Bu da 160 bin bitkiden bir kilogram safran elde edilebileceği anlamına gelir. Bir kilogram ürün elde edebilmek için yaklaşık dört dekarlık bir alanda yetiştiricilik yapılması gerekmekte. Şu an dış piyasada bir kilogram safranın fiyatı 10-15 bin dolar arasında değişirken Türkiye’de ise 400-600 bin lira arasında seyretmekte.
Safran, Van gibi yüksek rakımlı, iklim ve toprak açısından sınırlı bölgelerde yetişebiliyor. Van, Ağrı ve Hakkari gibi şehirlerde ekonomik getiri sağlayabilecek bir bitki. Çiftçilerimize öneriyoruz. Safran bitkisi mutfaktan sağlığa birçok alanda kullanılıyor. Özellikle gıda sektöründe baharat olarak kullanılmakta. İlaç sanayisinde ve fitoterapide de önemli bir yeri vardır.”
Diri fayların bulunduğu bölgelerde 50 metre uzunluk, 5 metre genişlik ve 4 metre derinlikte hendekler açan MTA, hendek duvarlarında geçmişte yaşanan depremlerin bıraktığı izler üzerinde araştırma yapıyor.
Faylardaki jeolojik katmanlardan binlerce yıl öncesine ait deprem izlerini kayıt altına alarak tarihlendirme numunesi toplayan uzmanlar, numuneleri laboratuvarda tarihlendirerek fayların deprem üretme periyodunu hesaplıyor, fay hattının deprem tehlikesine yönelik yorumlara ulaşıyor.
MTA Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığının 2011’de yürürlüğe giren Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı ile 2022’deki Türkiye Afet Risk Azaltma Planı kapsamında yürüttüğü paleosismoloji araştırmaları, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremleri sonrasında TÜBİTAK’ın destek vermesiyle genişletildi, Türkiye Diri Faylarının Paleosismolojik Özelliklerinin Belirlenmesi Projesi platformu oluşturuldu.
MTA, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Türkiye Belediyeler Birliği, 22 üniversitenin bulunduğu ve TÜBİTAK’ın yönettiği Türkiye Diri Faylarının Paleosismolojik Özelliklerinin Belirlenmesi Araştırma Platformuyla, Türkiye’deki 485 diri fay hattının deprem üretme potansiyelinin ortaya konması ve Türkiye Deprem Tehlike Haritası’nın güncellenmesi amaçlanıyor.
Türkiye’deki 485 diri fay hattı ve segmentinin 225’i üzerinde hendekler kazan MTA, 12 yılda 225 fayın deprem periyodunu ve potansiyelini belirledi, faylarla ilgili riskleri gösteren Türkiye Deprem Tehlike Haritası’nın güncellenmesine katkı verecek.
Hedef 2030’a kadar tüm diri fayların tarihsel sürecini ortaya koymak
MTA Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanı Doç. Dr. Selim Özalp, AA muhabirine afetin zararlarını azaltmak için zamansal ve mekansal olarak tehlikenin belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Paleosismolojik araştırmalar yaptıklarını anlatan Özalp, “6 Şubat depremleri sonrasında projenin hızlı şekilde bitirilmesi gerektiği gündeme geldi. MTA’nın Türkiye Paleosismoloji Araştırmaları Projesi kapsamında 2012’den günümüze kadar geçen süreçte 225 fay hattı üzerinde çalışmamızı tamamladık.” dedi.
Özalp, hendek çalışmalarını tamamladıktan sonra elde edilenleri verileri raporlaştıracaklarını ifade etti.
Proje Başkanı Jeoloji Yüksek Mühendisi Hasan Elmacı ise uydu ve hava fotoğraflarıyla fay hattının geometrik ile yapısal özelliklerini ortaya koyduklarını, detaylı topografik haritasını oluşturdukları bölgede alan belirleyerek hendekler kazdıklarını anlattı.
Depremin yüzeyde bıraktığı izin hendek duvarlarında görülebildiğini aktaran Elmacı, şöyle konuştu:
“Bunların özel yöntemlerle yaşlarını belirledik. Bunları yaşlandırdıktan sonra depremlerin tarihleri arasındaki tekerrür periyotlarına bakıyoruz. Örneğin 500 yılda bir tekerrür eden depremi yakalarsak depremden günümüze geçen süreyi hesaplayarak bir sonraki depremin büyüklüğünü, yer değiştirme miktarını ve olabilirlik zamanını belirli bir zaman aralığında yüzdelik dilim olarak verebiliyoruz. Ürettiğimiz veri Türkiye Deprem Tehlike Haritası’nın alt verisi olacak ve hassasiyetini arttıracak. Hedefimiz 2030 yılına kadar ülkedeki diri fayların tarihsel sürecini ortaya koyarak veri tabanında kullanıcıların hizmetine sunmak. Biz bu yıl 3 ekip olarak Aydın, Uşak ve Manisa kamp ekipleri olarak 25 fay hattı üzerinde çalışma yaptık. Manisa’nın Salihli ilçesindeki hendekte son 11 bin yıl içerisinde 4 deprem izini belirledik ve tarihlendireceğiz.”
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, sarsıntı 12,85 kilometre derinlikte gerçekleşti.
Hemşin Belediye Başkanı Halim Kazım Bekar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Büyük bir deprem oldu. Herhangi bir olumsuz durum olup olmadığını araştırıyoruz. Şu ana kadar bize ulaşan bir şey olmadı.” dedi.
Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “AFAD Başkanlığımızın verilerine göre 4,7 ölçeğinde, ilimiz Hemşin merkezli bir deprem meydana gelmiş olup şu an itibarıyla herhangi bir olumsuzluk yoktur. Saha taramalarımız devam etmektedir. Geçmiş olsun.” ifadelerini kullandı.
Ekipler saha taramalarına devam ediyor
Vali İhsan Selim Baydaş, gazetecilere, bütün ekiplerin saha taramalarına devam ettiğini söyledi.
Kendilerine yansıyan herhangi bir olumsuzluk ya da ihbar bulunmadığını, son duruma ilişkin ilgililerden bilgi aldığını belirten Baydaş, şunları kaydetti:
“Hayatı etkileyecek sıkıntımız yok, bize yansıyan herhangi bir olumsuzluk yok. Sahayı yine tarayacağız. Ülkemiz deprem bölgesidir, depreme hazırlıklı olmamız lazım. Bütün hemşehrilerimize geçmiş olsun diyorum.”
Baydaş, bölgede geçen haftalarda şiddetli yağışların ardından heyelanlar meydana geldiği, depremin yeni heyelanlara yol açma riskinin sorulması üzerine, “Şu an için buna yönelik de bizde herhangi bir uyarı yok ama elbette heyelan noktasında problem olan yerler sarsıntıda daha da akışkan hale gelebilir.” dedi.
“İlk belirlemelere göre herhangi bir olumsuz durum bulunmamaktadır”
İçişleri Bakanı Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, depremin ardından AFAD ve ilgili kurumların tüm ekiplerinin saha taramalarına derhal başladığını belirtti.
Depremin, Artvin, Bayburt, Erzurum ve Trabzon’dan da hissedildiğini kaydeden Yerlikaya, “İlk belirlemelere göre herhangi bir olumsuz durum bulunmamaktadır. Korkma nedeniyle 2 sağlık çağrısı alınmıştır. Depremden etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Allah ülkemizi ve milletimizi afetlerden korusun.” ifadelerini kullandı.
AFAD’dan yapılan açıklamada ise “Rize’nin Hemşin ilçesinde saat 12.02’de meydana gelen 4,7 büyüklüğündeki deprem sonrası, an itibarıyla olumsuz bir durum bulunmamaktadır. Saha tarama çalışmaları devam etmektedir. Etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi sunarız.” ifadelerine yer verildi.
“Rabb’im, ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten muhafaza etsin”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Malatya’da ve Rize’de meydana gelen depremlerden etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Devletimizin ilgili tüm kurumları görevleri başında, halkımızın yanındadır. Rabb’im, ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten muhafaza etsin.” ifadelerini kullandı.