Heyet, saat 17.00’de İstanbul’daki Elit World Otel’de gerçekleştirdiği toplantıda, Öcalan’ın dört dilde hazırlanan mesajını kamuoyuna okudu. Açıklama öncesinde, görüşmede çekildiği belirtilen bir fotoğraf basın mensuplarıyla paylaşıldı.
Öcalan’ın açıklamasının; Türkçe, Kürtçe, Arapça ve İngilizce olarak dört dilde hazırlandığı ifade edildi.
Türkçe metni DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan,
Kürtçe metni eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk okudu.
Metnin diğer dillerde okunmasına ilişkin detaylar paylaşılmazken, açıklamanın uluslararası kamuoyuna da hitap edecek şekilde planlandığı kaydedildi.
Öcalan’ın Çağrısı: ‘Tüm Gruplar Silah Bırakmalı ve PKK Kendini Feshetmelidir’
Sırrı Süreyya Önder’in giriş konuşmasının ardından, Öcalan’ın mesajının tam metni kamuoyuyla paylaşıldı. Açıklamada, PKK’nin varlığının sürdürülemez olduğu, örgütün amacına ulaşmak için silahlı mücadelenin artık bir anlam taşımadığı ve demokratik siyasetin öncelikli olması gerektiği yönünde ifadeler yer aldı.
İşte Abdullah Öcalan’ın PKK’ya yönelik silah bırakma çağrısının tam metni:
“PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.
Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.
Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir.
Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir. Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır.
Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır.
Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.
Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir.
Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır. Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanının ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum.
Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.
Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletirim.”
Siyasi ve Toplumsal Etkileri
Öcalan’ın yaptığı çağrı, Türkiye siyasetinde yeni bir dönemin kapılarını aralayabilecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Görüşme sürecinin ardından gelen bu açıklamanın, PKK içinde nasıl bir yankı uyandıracağı ve örgüt içinde ne tür bir tutum alınacağı belirsizliğini koruyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Terörsüz Türkiye” çağrısıyla başlayan sürecin, DEM Parti’nin İmralı görüşmeleriyle devam etmesi ve kamuoyuna yapılan bu açıklamayla yeni bir aşamaya geldiği ifade ediliyor.
Öte yandan, Türkiye’deki siyasi partilerin ve güvenlik birimlerinin, açıklama sonrası nasıl bir pozisyon alacağı da merak konusu. Önümüzdeki günlerde, sürecin nasıl şekilleneceği ve PKK içindeki gelişmeler yakından takip edilecek.