Altun, Anadolu Ajansı (AA) ve Boğaziçi Üniversitesi
işbirliğinde, Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla Boğaziçi
Üniversitesi Güney Kampüs’te “Albert Long Hall”da düzenlenen “II.
Haberin Telifi ve Medyada Yapay Zeka Sempozyumu’nda konuştu.
Dünyanın
en köklü haber ajanslarından AA ile ülkenin en itibarlı yükseköğretim
öğretim kurumlarından biri olan Boğaziçi Üniversitesi işbirliğinde,
Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla 2’ncisi düzenlenen Haberin
Telifi ve Medyada Yapay Zeka Sempozyumu’nda olmaktan memnuniyet ve şeref
duyduğunu belirtti.
Altun, her şeyden önce
medyada üretilen bilgi, haber ve eserlerin, bunların arkasındaki fikir
işçilerinin haklarını ve hukuklarını korumak amacıyla bir araya
geldiklerini söyledi.
Amaçları ve hedeflerinin
belli olduğunu ifade eden Altun, “Muhabirlerin, gazetecilerin, basın
emekçilerinin büyük emek ve özveriyle hazırladıkları özgün içeriklerin,
bedeli ödenmeden ticari amaçla kullanılmasının önüne geçmek.
Yayıncıların ürettiği içeriklerin bedelsizce kullanımıyla oluşan haksız
rekabeti ortadan kaldırmak. Bu doğrultuda bir an önce basın haber
içeriklerinin telifinin koruması için gerekli mevzuat çalışmalarının
yapılması için gerekli ortamın hazırlanmasına katkıda bulunmak.” diye
konuştu.
Altun, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, “On
Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi” isimli abidevi eserinde
gazeteciliğin doğuşuna bir yer ayırarak, burada modernleşme tarihinin
içinde “Gazetelerin sadece haber üreten, ileten araçlar olmadığını, aynı
zamanda kültürel ve sanatsal değerler taşıyan içerikler ürettiğini”
ortaya koyduğunu anlattı.
İletişim Başkanı Altun, şöyle devam etti:
“Nitekim
geriye dönüp baktığımızda edebiyatımızın pek çok nadide eserinin ilk
kez gazetelerde tefrika edildiğini, gazetelerin kültür, düşünce
tarihimiz açısından muhteşem bir araştırma vasatı teşkil ettiğini
görürüz. Yine tarihsel olarak gazetelerde üretilen içeriklerin, velev ki
bunlar doğrudan edebi içerikler olsun, dergiler ve kitaplar gibi hukuk
nazarında korunması gereken fikir ve sanat ürünleri olarak telakki
edilmediklerini görürüz. Elbette bunun bir nedeni gazete içeriklerinin
‘güncel’, ‘aktüel’, bugüne dair konularla ilgili ‘hızlı üretilmiş,
olgusal aktarımlarda bulunan içerikler’ olarak ele alınması. Bir diğer
nedeni de gazetelerin, haber ajanslarının edebiyat eserlerine günden
güne daha az yer ayırması olmuştur. Ne var ki durum böyle olsa da haber
üretimi yalın bir olgusal veri paylaşımı etkinliği olarak ele alınmaz.”
“Haber metni telif hakkı kapsamına alınarak korunması gereken eserdir”
Haber
üretiminin bir yandan muhabirin emeğine, araştırma, soyutlama ve
analizine öte yandan yayın kuruluşunun editöryal tercih, çaba, cesaret,
imkan ve kabiliyetlerine muhtaç olduğuna dikkati çeken Altun, gerçek
haber üretiminin zahmetli, maliyetli, emek isteyen, çetrefilli bir iş
olduğunu vurguladı.
Fahrettin Altun, “Örneğin,
Anadolu Ajansının pandemi döneminde yaptığı gazetecilik, yine
Rusya-Ukrayna Savaşı’nda sergilediği habercilik performansı, yahut 7
Ekim’den bu yana İsrail’in Gazze’de soykırım uyguladığı dönemden bu yana
verdiği hakikat mücadelesi ‘yalın birer olgusal veri paylaşımı
etkinliği’ olarak ele alınamaz. Çok açık ve net bir şekilde vurgulamak
istiyorum. Haber metni, mutlak surette telif hakkı kapsamına alınarak
korunması gereken bir eserdir. Bu analog medya dönemi için de dijital
medya dönemi için de geçerli olan bir gerçekliktir. Hatta ve hatta
içinde bulunduğumuz şu dijital medya-iletişim ekosistemi içinde haberin
telif hakkıyla korunması meselesi, analog medya döneminden çok daha
önemli ve acil bir hal almıştır. Zira bugün orijinal haber içeriklerinin
izinsiz bir şekilde kolaylıkla ve hızla dolaşıma sokulabildiğini
görüyoruz.” diye konuştu.
“Bu gidişe bir dur denmesi gerektiği açıktır”
Bu
durumun orijinal içerik üreten medya kuruluşlarının gelirlerinin
azalmasına neden olduğu, dolayısıyla da medyanın iş modellerine zarar
verdiğini kaydeden Altun, şunları söyledi:
“Ne
yazık ki Batılı dijital medya şirketleri, sosyal medya platformları,
teknoloji devleri bu durumdan haksız kazanç elde etmekte, dahası açık ve
net şekilde medya sektöründe haksız rekabet ortamı oluşturulmakta. Bu
gidişe bir ‘dur’ denmesi gerektiği açıktır. Bizler her platformda
dilimiz döndüğünce şu gerçeği dillendirmeye çalışıyoruz: Bugün insanlık,
küresel düzlemde bir adalet sorunuyla pençeleşmekte ve bu adalet
krizini derinleştiren başlıca dinamiklerinden biri de bütün dünyanın
muhatap olduğu medya emperyalizmi ve dijital faşizmdir. Batılı medya
şirketleri küresel adaletsizliği yaymakta, kurumsallaştırmaya
çalışmaktadır. Tam da bu nedenle toplumlararası iletişim, asimetrik
şekilde cereyan etmekte, eşitler arası bir ilişki olarak karşımıza
çıkmamaktadır. Sözünü ettiğimiz Batılı medya şirketleri, sosyal medya
platformları, orijinal haber içerikleri başta olmak üzere dünya
üzerindeki bilgi kaynaklarını sömürmekte, bu içerikleri istedikleri
formatlarda dağıtarak büyük gelirler elde etmekte.”
Türkiye’de
haberciliği de içine alacak şekilde telif haklarının 1952 yılında
yürürlüğe giren “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu” kapsamında
korunduğunu aktaran Altun, gerçek haberin korunması kadar, haberciliğin
geleceği açısından da bu kanunun bir an önce güncellenmesi, modern bir
“Dijital Telif Yasası”nın yürürlüğe girmesinin elzem olduğunu bildirdi.
Altun,
dijitalleşen medya sektöründe faaliyet gösteren yayıncıların bu
faaliyetleri karşılığında gelir elde etmesine imkan tanıyacak, Avrupa
Birliği müktesebatına da uyumlu şekilde telif haklarını düzenleyecek bir
yasa yapılmasının gündemde olduğunu söyledi.
“Batılı sosyal medya şirketleri tarafından sömürülmesi sona erecek”
Söz
konusu düzenleme için teknik çalışmaların Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, AA, Rekabet Kurumu ve Basın İlan
Kurumu gibi paydaşların katkılarıyla sürdürüldüğünün altını çizen
Altun, “Umudum odur ki yüce Meclis’imizin gündemine bu çalışmalar çok
hızlı şekilde girer ve Dijital Telif Yasası hayata geçer. Sözünü
ettiğimiz bu süreçte emek hırsızlığının önüne geçilir. Haber
içeriklerinin telifinin korunması için gereken adımların atılması, her
şeyden önce gerçek haberciliğin gelişmesine, kökleşmesine, gazetecilik
mesleğinin güçlenmesine hizmet edecek. Medya kuruluşlarımızın, haber
ajanslarımızın, Batılı sosyal medya şirketleri tarafından sömürülmesi
böylelikle sona erecek. Karşımızda bir sömürü var ve bu sömürüyü
gerçekleştirenler Batılı sosyal medya platformları ve büyük teknoloji
şirketleri. Sömürülense bizim haber ajanslarımızdır, bizim gerçek haber
üreten medya kuruluşlarımızdır. Haberin telif hakları korunursa bu
medyada etik davranış kodlarının daha da güçlenmesine hizmet edecektir.
Dahası her bir vatandaşımızın, toplumumuzun, devletimizin, ülkemizin
verdiği yalan haberle, dezenformasyonla mücadele sürecinde önemli bir
kazanım elde edilmiş olacak.” ifadelerini kullandı.
Altun,
toplumsal, siyasal, askeri ve teknolojik gelişmelerin yeni hukuki
düzenlemeleri zorunlu kıldığını, içinde bulunulduğu çağın, baş döndürücü
bir hızla ilerleyen teknolojik dönüşüm, medya ve iletişim dünyasını
yeniden şekillendirdiğini söyledi.
Dijital çağın
getirdiği yeniliklerin, iletişim dünyasında köklü değişimlere yol
açtığını, medyanın yapısı ve işleyişinin radikal biçimde dönüştüğünü
dile getiren Altun, bu dönüşümün en önemli bileşenlerinden birinin de
şüphesiz yapay zeka olduğunu kaydetti.
“Karşımızda yeni imkanlar kadar yeni riskler de var”
Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanı Altun, yapay zekanın medya üzerinde oynadığı etkin
rolün, bilgiye erişimden, içerik üretimine kadar geniş bir yelpazeyi
kapsadığına dikkati çekerek, şunları belirtti:
“Günümüzde
yapay zeka, haberlerin otomatikleştirilmesi, içeriklerin
kişiselleştirilmesi ve hatta hedef kitlelere yönelik reklamların
belirlenmesi gibi birçok alanda kullanılıyor. Ancak bu teknolojinin
etkileri, sadece iş süreçlerini kolaylaştırmakla kalmıyor. Karşımızda
yeni imkanlar kadar yeni riskler, meydan okumalar, tehditler de var.
Yapay zeka araçları bir yandan, verimlilik, zaman tasarrufu, maliyet,
pazarlama ve yenilikçi reklam pazarları gibi imkan ve fırsatlar
sunarken, diğer yandan mahremiyet, gözetim, deepfake ve dezenformasyon
gibi risk ve meydan okumaları da beraberinde getiriyor. Biz, yapay zeka
teknolojilerine ihtiyatlı bir iyimserlikle yaklaşıyor ve şunun altını
çiziyoruz: Esas olan yapay zekanın hakikat namına kullanılmasıdır. Bizim
gayretimiz bu yöndedir. Yapay zekayla evrime uğrayan yeni medya
düzenindeki en önemli risk, tıklama odaklı haber metinlerinin birer
referansa dönüşmesi ve özgün metinler yerine sansasyon yaratan ya da
dezenformasyon içeren haberlerin kontrolsüzce dolaşıma sokulması, bir
diğer deyişle sahtenin gerçeğin önüne geçmesidir.”
Buna
karşılık, yapay zeka teknolojilerinin medya üzerindeki etkisinin sadece
içerik üretimi ve yayılımıyla sınırlı olmadığını vurgulayan Altun, bu
teknolojilerin aynı zamanda kimin sesinin daha çok duyulduğunu ve hangi
içeriklerin ön plana çıkarıldığını da belirlediğini kaydetti.
Altun,
“Benzer şekilde, kişisel verilerin izinsiz şekilde kopyalanması ve
dağıtılması, yine kişisel verilerde tahrifat yapılması, genel ahlaka
aykırı içeriklerin yayılması ve veri madenciliği gibi hususlar da
masamızdaki sorunlar yumağından öne çıkanlardır. Hepimizin bildiği gibi
medya, toplumu bilgilendirme ve kamuoyu oluşturma işleviyle demokrasi
adına vazgeçilmez bir unsurdur. İşte tam da bu nedenle yapay zeka
teknolojilerinin medya alanında kullanılması toplumsal adalet ve
şeffaflık ilkelerine uygun olmak zorunda. Altını özellikle çizmek
isterim ki İletişim Başkanlığımızın tüm birimleri, yapay zekanın toplum
üzerindeki etkilerini göz ardı etmenin büyük bir hata olacağı bilinciyle
toplumsal faydayı gözeten insan odaklı bir perspektifi öncelemekte.”
değerlendirmesini yaptı.
“Yapay zeka üretimi olan içerikleri ayırt etmek daha da güçleşecek”
Bu
çerçevede, birçok uluslararası aktörün dijital dünyada hesap
verilebilirliği sağlamaya çalıştığı günümüzde İletişim Başkanlığı olarak
her bir çalışan ile birimin profesyonel ve kaliteli gazeteciliği
sürdürmesi, toplumun nitelikli ve doğru bilgiye erişim sağlaması ve
dijital medyada haksız rekabetin önlenmesi amacıyla yürütülen çabaları
en güçlü şekilde desteklemeyi sürdüreceklerine işaret eden Altun, şu
ifadeleri kullandı:
“Yapay zeka teknolojileriyle
birlikte haber içeriklerinin telifi konusunun günden güne daha ciddi bir
meydan okumaya dönüştüğü de izahtan varestedir. Mevcut yasalar eser
sahiplerinin maddi haklarını korumaya gayret etse de yapay zekanın aynı
yazarın metninden hareketle oluşturduğu ürünün telifinin kimde olacağı
dahi henüz muammadır. Sorun maalesef müzikten, sinemaya, senaryodan,
fotoğrafa kadar çok çeşitli alanları da kapsıyor. Korsan yayın, izinsiz
paylaşım, kişilik hakları ve mahremiyet ihlali gibi riskler de günden
güne büyüyor. Kesin olan şu ki yapay zeka araçları gelişmeye devam
ettikçe insan ve yapay zeka üretimi olan içerikleri ayırt etmek de
güçleşecek. Bu güçlüğü aşmanın yolu ise telif başlığı altındaki yeni
sorulara karşı her an teyakkuzda olmaktır. Söz konusu teknolojilere
yönelik kendi stratejilerimizi geliştirmemiz bu yüzden önemli.Bu
sempozyum da bu bağlamda inanıyorum ki önemli içerikler üretecektir. “
İletişim
Başkanı Altun, bunun hem haber ve eser sahiplerinin haklarını korumak
hem de küresel hegemonyanın tek taraflı ve yanlı tutumlarla yeni
teknolojileri araçsallaştırmasını engellemek için elzem olduğunu
anlattı.
“Küresel meydan okumalar küresel çözüm üretmeyi gerektirir”
Dijitalleşmenin
neden olduğu sorunlara karşı hukuki ve etik bilinç uyanmış olsa da bu
kaygıların henüz tümüyle hukuki çerçeveye büründürülmediğini aktaran
Altun, “Mevcut telif hakkı yasalarının güncellenmesi sürecinde
uluslararası bir işbirliğine gereksinim duyulduğunu da somut şekilde
müşahede ediyoruz. İletişim Başkanlığı olarak 22 farklı ülkeyle iletişim
ve medya alanında yaptığımız anlaşmalar, bu sorunların çözümünde
benimsediğimiz uluslararası işbirliği yaklaşımımızın somut bir
tezahürüdür. Zira dijitalleşme, fırsatları ve sorunları itibarıyla
küresel bir meydan okumadır. Küresel meydan okumalar küresel çözüm
üretmeyi gerektirir. Haberin Telifi ve Medyada Yapay Zeka Sempozyumu’nun
yeni medya teknolojileri ile temel iletişim ilkelerimiz arasında nasıl
bir köprü kuracağımız konusunda yol gösterici olacağına tüm kalbimle
inanıyorum.” ifadelerini kullandı.
GÜNDEM
27 gün önceGÜNDEM
29 gün önceGÜNDEM
02 Aralık 2024YAŞAM
02 Aralık 2024YAŞAM
02 Aralık 2024YAŞAM
02 Aralık 2024YAŞAM
02 Aralık 2024